İzmir Konak’ta Bir Travestiyle 24 Saat

Sabahın ilk ışıkları İzmir’in Konak semtine düşerken, şehrin kalbi henüz yeni uyanıyordu. Biz ise, o güne çoktan hazırdık. Karşımda tüm doğallığı, gücü ve kırılganlığıyla duran biri vardı: Lara.

Bu röportajı yapmaya karar verdiğimde sadece bir hikâye dinleyeceğimi sanmıştım. Ama yanılmışım. Bir günde yaşanan her şey; önyargılar, kahkahalar, göz göze gelişler, dışlanmalar ve en önemlisi de umut… Her şey bu satırlara sığmayacak kadar gerçekti.

Sabah: Gözlerimizi Açarken
Lara’nın evi Konak’ın dar sokaklarında, eski ama çok karakterli bir binanın ikinci katında. Güne bir Türk kahvesiyle başladık. Sabahları sessiz olmayı tercih ediyor, önce kedisini seviyor, sonra aynanın karşısına geçiyor. “Kendime günaydın demeden güne başlamam,” diyor.

Hazırlık süreci uzun değil ama özenli. Makyajı bir zırh gibi değil, bir ifade biçimi gibi kullanıyor. “Beni bana benzetiyor,” diyor gülümseyerek. O an anlıyorum ki dış görünüş değil, görünürlük onun için bir varoluş mücadelesi.

Öğle: Sokağın Gözleri
Lara’yla birlikte Alsancak yönüne doğru yürümeye başladık. Yolda yürürken ara ara fısıldaşmalar duyuluyor. Bazıları meraklı, bazıları alaycı, bazıları da tamamen yok sayan. Lara alışmış ama alışmak hiçbir şeyi kolaylaştırmıyor.

Bir kafede oturduk. Garson önce tereddüt ediyor, sonra sipariş alıyor. Lara hafifçe gözlerini kısıp “İşte bu da günün rutini,” diyor. Onu en çok yoran şeyin insanların bakışlarındaki “hak görme” hali olduğunu söylüyor. “Sadece kahve içmek istiyorum,” diyor. Basit bir istek ama bazen çok pahalıya mal oluyor.

Akşamüstü: Kabullenmenin Kıyısı
Akşamüstü Lara’yla Kadifekale’ye doğru çıkıyoruz. Manzara nefes kesici, sessizlik ise huzur verici. Lara burada sık sık nefes almak için geldiğini söylüyor. “İnsan gürültüsünden kaçmak için değil, yargılardan uzaklaşmak için geliyorum,” diyor.

O sırada Lara bir şey söylüyor, ses tonu çok yumuşak:

“Kendim gibi yaşamaktan vazgeçmedim ama her gün yeniden cesaretlenmem gerekiyor.”

Gece: Renkli ve Tehlikeli
Geceleri Konak sokaklarında yürümek cesaret istiyor, özellikle de travestiysen. Lara geceyi ya evde kitap okuyarak geçiriyor ya da arkadaşlarıyla birlikte güvenli bulduğu birkaç mekanda sosyalleşiyor.

O gece dışarı çıkmadık. Birlikte film izledik. Filmin yarısında Lara ağladı. Filmle ilgisi yoktu.

“Bazen yoruluyorum sadece. Kim olduğumu anlatmak zorunda kalmaktan, sürekli güçlü durmak zorunda olmaktan, bazen hiçbir şey söylemeden sadece sarılmak istiyorum,” dedi.

Görün, Duyun, Anlayın
Lara’yla geçirdiğim o 24 saat, yıllardır görmezden geldiğimiz gerçeklerin sessiz bir özeti gibiydi. Konak sokaklarında sadece taş yoktu, ayak izleri de vardı. Ve o izlerin her biri, bir yaşam mücadelesinin sessiz çığlığıydı.

Bu röportaj bir son değil. Bir davet.

Eğer bir gün Konak’ta yürürken, Lara gibi birine rastlarsanız, gözlerinizi kaçırmak yerine gülümseyin. Çünkü o insanlar da, bu şehir kadar renkli, bu şehir kadar gerçek.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir