Konak’ın Şehvet Semtinde Travesti Kırmızılı Şeker Seda

İzmir Konak, tarih kokan sokaklarının yanı sıra gece hayatıyla da bilinir. Özellikle “Şehvet Semti” diye anılan bölgede, yıllardır renkli ve cesur karakterler hayatın içine farklı bir enerji katıyor. İşte o isimlerden biri de herkesin “Kırmızılı Şeker Seda” diye tanıdığı travesti…

Kırmızılı Seda’nın İz Bırakan Tarzı

Onu gören herkes ilk önce kırmızı elbisesiyle dikkat çeker.

Sokağa adım attığında adeta etrafın havası değişir.

İnsanlar onu gördüğünde hem merak hem de hayranlık duyar.

Semtteki Etkisi

Seda, semtin adeta simgelerinden biri olmuş durumda.

Hem kendi hikâyeleriyle hem de insanlara kattığı özgüvenle tanınıyor.

“Şehvet Semti”nin gecelerine farklı bir renk katıyor.

Sonrası

Onunla tanışan ya da sohbet eden çoğu kişi, Seda’dan bahsederken yüzünde gülümseme olur.

Kimine göre sadece bir gece anısı, kimine göreyse hiç unutulmayacak bir deneyimdir.

Sonuçta Seda, sadece bir isim değil, semtin ruhuna işlenmiş bir karakterdir.

Kırmızılı Şeker Seda ile Karşılaşmam

O akşam Konak’ta, arkadaşlarla dolaşırken yolumuz “Şehvet Semti” dedikleri sokağa düştü. Normalde çok bilmediğim, sadece adını duyduğum bir yerdi. Müzik sesleri, kahkahalar, parlayan neon ışıkları… Her şey insanı içine çekiyordu.

Birden kalabalığın içinde, kırmızı elbisesiyle dikkat çeken birini gördüm. İncecik topuk sesleri, rüzgârda savrulan saçları… İşte o anda herkesin bahsettiği “Kırmızılı Şeker Seda” olduğunu anladım.

Yanımdaki arkadaş “bak işte Seda bu” dedi. İlk başta çekindim ama göz göze gelince gülümsedi. Garip bir şekilde o gülüş, bütün önyargımı yıktı. Yanına gidip “merhaba” dedim. Sesinde hem sertlik hem de inanılmaz bir sıcaklık vardı:
— “Hoş geldiniz çocuklar, gece daha yeni başlıyor.”

Seda’nın etrafındaki herkes onun enerjisine kapılmış gibiydi. Sohbet ettikçe fark ettim ki o sadece kırmızı elbiseli bir kadın değildi. Semtin ruhunu taşıyordu, insanlara kendini değerli hissettiren bir yanı vardı.

Gece ilerledi, biz farklı yerlere dağıldık. Ama aklımda kalan şey; Seda’nın gözlerindeki parıltıydı. Hâlâ bazen Konak’a yolum düştüğünde, “acaba yine karşılaşır mıyım” diye düşünmeden edemiyorum.

Yorum gönder