Çeşme’de Tatil Sona Erdi, Peki Güzel Travestiler Nerede?
Yaz boyunca Çeşme sokaklarını renklendiren enerjik kalabalık, renkli giyim tarzları ve neşeli sohbetler artık yerini sonbaharın sakinliğine bıraktı. Tatil sezonu biterken birçok kişi gibi, yazın simgesi hâline gelen LGBT+ topluluğunun özgür ruhlu bireyleri de yavaş yavaş farklı şehirlere yönelmeye başladı.
Çeşme’deki gece hayatı, drag performansları ve sokak stilleriyle dikkat çeken travesti bireyler için bu dönem, bir anlamda “sezon değişimi” anlamına geliyor. Kimileri İstanbul’un hareketli bölgelerine, kimileri ise İzmir’in daha sakin mahallelerine dönüyor.
Uzmanlara göre bu hareketlilik, sadece eğlence kültürünün değil; aynı zamanda toplumsal görünürlüğün de dinamik bir göstergesi. Yaz boyunca sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, röportajlar ve hikâyeler, bu renkli topluluğun turizm bölgelerine kattığı pozitif enerjiyi bir kez daha kanıtladı.
Sonbaharla birlikte sahiller boşalsa da, Çeşme’nin yaz ruhu hâlâ sürüyor. Özellikle Alaçatı sokaklarında hâlâ bazı kafe ve sanat atölyelerinde bu enerjiyi görmek mümkün.
Birçok kişi için bu sezonun bitişi “veda” değil, sadece yeniden buluşmaya kadar verilen kısa bir ara. Çünkü herkes biliyor ki, yaz yeniden geldiğinde Çeşme yine aynı soruyla karşılaşacak:
“Peki güzel travestiler nerede?”
Renkleri Özleyeceğiz”
Yaz mevsiminin enerjisi yavaş yavaş yerini sakinliğe bırakırken, Çeşme sokaklarında artık tatil sonrası sessizlik hâkim. Sezonun bitmesiyle birlikte esnaf da hem hareketli günleri hem de yazın renkli misafirlerini anımsıyor. Özellikle bu yıl, şehirdeki çeşitliliğin ve özgürlük havasının en belirgin temsilcilerinden biri olan travesti bireyler, birçok esnafın da dikkatini çekmiş.
“Sabah Kahvesine Bile Enerji Katıyorlardı”
Alaçatı’da küçük bir kafe işleten Mehmet Bey, yazın atmosferini özlediğini söylüyor:
“Sabah erken saatlerde bile enerjik gelirlerdi. Renkli giyinirler, kahvelerini içerken kahkahaları sokakta yankılanırdı. Bazı müşteriler çekinirdi ama sonra sohbet edince herkesin yüzü gülmeye başlardı. Samimi insanlardı, ortama renk katıyorlardı.”
“Müşteri Değil, Dost Oldular”
Deniz kenarındaki bir restoranın sahibi Ayşe Hanım da benzer duygular içinde:
“Sezon boyunca her hafta sonu gelirlerdi. Siparişlerini verip müziğe ayak uydururlardı. İlk zamanlar çevrede biraz önyargı vardı ama sonra herkes alıştı. Müşteri değil dost gibi oldular. Şimdi sessizlik var, açıkçası o enerjiyi özledik.”
“Çeşme’nin Ruhunu Onlar Tamamlıyordu”
Butik sahibi Emir, onların yazın sembolü hâline geldiğini düşünüyor:
“Herkes onları konuşuyordu, ama kötü anlamda değil. Herkes farkındaydı; tarzları, makyajları, özgüvenleriyle Çeşme’ye başka bir hava kattılar. Bir moda haftası gibiydi bazen. Sokaktan geçerken başlar dönüyordu, çünkü dikkat çekmeyi biliyorlardı.”
“Kışın Sessizliği Garip Geliyor”
Eylül ayının ortasında, yazın son konukları da dönünce esnafın çoğu benzer bir duygu içinde.
“Bu kadar renkli bir yazdan sonra kasım ayı sessiz geçiyor. Ama biliyoruz ki, yaz gelince yine aynı yüzleri göreceğiz,” diyor Mehmet Bey, gülümseyerek. “Onlar gelince Çeşme canlanıyor.”
Bir Yazın Ardından
Çeşme’deki esnafın çoğu, bu renkli topluluğun sadece eğlenceye değil, şehrin enerjisine de katkı sağladığı görüşünde.
Tatil sezonu bitti, ancak Çeşme’nin renkleri, anıları ve dostlukları hafızalarda kaldı.
“Yaz bitti ama onların kahkahası hâlâ kulağımda,” diyor Ayşe Hanım, masaya bir fincan kahve bırakırken.
Yorum gönder