İzmir’de Travesti Olmak Kalıpları Yıkan Cesur Kadınlar
İzmir… Güneşin batarken bile aydınlattığı şehir. Rüzgarıyla özgürlük fısıldayan Kordon, geceleri hâlâ insan sesleriyle yaşayan Alsancak sokakları, protestoların ve yürüyüşlerin merkezi Gündoğdu Meydanı… Bu şehir, yıllardır “özgürlük” kelimesiyle anılıyor. Peki, bu özgürlüğün içinde travesti kadınlar nereye düşüyor?
İzmir’de travesti olmak, çoğu zaman tahmin edildiği gibi “kolay” değil. Ama burada cesaret daha çok, susmayıp var olabilmekte, korkmadan yürüyebilmekte, kalıplara sığmamakta saklı. İzmirli travesti kadınlar, tam da bunu yapıyor: Kalıpları yıkıyorlar.
Görünmezlikten Görünür Olmaya: Kendi Yolunu Çizen Kadınlar
Yıllar boyunca “görülmemesi gereken” olarak nitelendirilen travesti bireyler, bugün İzmir’in birçok yerinde varlıklarıyla dikkat çekiyor. Bunu sessizce değil, kendilerinden ödün vermeden yapıyorlar.
Bir kafede kahvesini içen, Alsancak’ta alışveriş yapan ya da Bornova’da işe yetişmeye çalışan bir travesti kadın… Kimlikleriyle barışık, ama çoğu zaman etrafla savaş halinde.
Çünkü toplum hâlâ alışmış değil. Ama İzmir’de işler biraz daha farklı. En azından burada sana alan açmaya hazır insanlar da var. Her zaman değil, her yerde değil ama yine de var.
Cesaret, Sadece Geceleri Sokağa Çıkmakla Başlamıyor
Birçok kişi travesti bireyleri yalnızca gece hayatı üzerinden tanır. Oysa İzmir’de bu kadınların hikâyesi geceyle sınırlı değil. Aralarında öğretmenlik yapan da var, sahnede dans eden de, gündüz iş yerinde çalışan da… Hepsinin ortak noktası şu: Hayatın içinde kalmak için verdikleri savaş.
Birçoğu ailesinden uzakta yaşıyor, geçmişini geride bırakmak zorunda kalmış. Ama bugün, kendi isimleriyle, kendi tercihleriyle, kendi elleriyle bir hayat kurmuşlar. Ve bu hayat, başkalarının çizdiği kalıpların çok dışında.
Kendi Kimliğini Sahiplenmenin Dayanılmaz Gücü
Travesti kadınlar için en büyük kazanım, başkalarının değil, kendi gözlerinin içine gururla bakabilmek. İzmir’de yaşamak, bunu biraz daha mümkün kılıyor. Çünkü bu şehir, bir yönüyle “farklı olmanın” utanç değil, renk olduğuna inanan insanların şehri.
Yine de kolay değil. Küfür yiyen de oluyor, dışlanan da. Ama ne olursa olsun pes etmeyen bir duruş var. Çünkü bu kadınlar artık sadece var olmakla yetinmiyorlar; varlıklarını anlatıyor, gösteriyor ve paylaşıyorlar.
Sonuç: Kalıpları Yıkanlar Hep Kadın Olmak Zorunda Değil ama Cesur Olanlar Genelde Öyle
İzmir’de travesti olmak; başkalarının dayattığı kalıplara sığmamaktır. Kalıbı yıkmak; bazen bir cümleyle, bazen sessiz bir yürüyüşle olur. Ama en çok da kendin gibi olarak olur. Cesur kadınlar, her gün bu şehirde bunu yeniden ve yeniden yapıyor.
Ve belki de bu yüzden İzmir, onların nefes alabileceği en gerçek yerlerden biri olmaya devam ediyor.
Röportaj Konuğu: Ayda (36), İzmir Bornova’da yaşayan bir travesti birey
Soru: Ayda, seni tanıyabilir miyiz? İzmir’le yolun nasıl kesişti?
Ayda:
Aslen İç Anadolu’danım. Küçük bir şehirde büyüdüm ve çocukluğumdan beri “farklı” olduğumu hissediyordum. Orada herkesin birbirini tanıdığı bir ortam vardı. Benim gibi biri için her gün sokaktan geçmek bile travmaydı. 28 yaşımda her şeyi geride bırakıp İzmir’e taşındım. Çünkü artık kendim olmak istiyordum. Korkmadan, saklanmadan…
Soru: İzmir’de ilk zamanlar nasıldı senin için?
Ayda:
Kolay olmadı. Ne iş bulmak kolaydı, ne de ev kiralamak. Ama şehir bana hiç “düşman” gibi davranmadı. Bu bile büyük bir şeydi. Alsancak sokaklarında yürürken “rahatım” diyebildiğim ilk yer burası oldu. Tabii yine bakışlar oluyor, ama en azından burada sana destek olacak başka insanlar da var.
Soru: Peki ya aile? Onlarla bağın var mı hâlâ?
Ayda:
İlk yıllar hiç konuşmadık. Sonra annemle gizli gizli telefonda görüşmeye başladık. Babam hâlâ beni yok sayıyor ama annem geçen yıl “Ayda” dedi. O kelimeyi ilk kez ondan duydum. Ağladım. İşte o an İzmir’de kurduğum yeni hayat, bir anda tam anlamıyla ‘benim hayatım’ oldu.
Soru: Travesti bir kadın olarak İzmir’de kendini özgür hissediyor musun?
Ayda:
Kısmen, evet. En azından bazı sokaklarda kimliğimi gizleme ihtiyacı duymuyorum. Arkadaşlarım var, beni olduğum gibi kabul eden bir komşum var… Bunlar büyük kazanımlar. İstanbul’da yaşasam belki bu kadar “normal” hissedemezdim. İzmir’de bazen hayat gerçekten hayat gibi.
Soru: Bugün aynaya baktığında ne görüyorsun?
Ayda:
Bir kadın görüyorum. Yorulmuş ama dimdik duran bir kadın. Bütün “yapamazsın”lara rağmen yapmış biri. Ve İzmir’de kurduğu yeni hayatı, kendi elleriyle yazan biri.
Editörün Notu:
Ayda’nın hikâyesi, yalnızca bir bireyin değil; binlerce travesti kadının sesini taşıyor. Her biri kendi gibi olabilmek için şehir şehir gezdi, bazıları yok sayıldı, bazıları da bu şehirde var olmayı başardı. İzmir, onların sığınağı değil — savaş meydanı da değil. Ama kendilerine ait bir parça toprağı burada bulabildiler.